Çerkes ezgileri arşiv çalışmaları üreticisi Marem Gökhan Şen’in derlediği, Çerkesce ve Abhazca ninnilerden oluşan ‘Çerkes Ninenin Ninnileri’, Kalan Müzik etiketiyle 21 Şubat Dünya Anadili Günü’nde tüm dijital platformlarda yayınlandı.
17 parçadan oluşan albüm, Marem Gökhan Şen’in kendi seslendirmesinin yanında kültür taşıyıcıları Koşiy Mehtap Koşak, Kmza Eda Özkan, Naje Berrin Mangır, Hajkasım Tülin Özgül, Sadzba Sabahat Fidan ve Marem Bertan Şen’in de icracı olduğu derlemelerden oluşuyor.
Marem Gökhan Şen ile ‘Çerkes Ninenin Ninnileri’ albümünü konuştuk.
Müziğe yönelişiniz nasıl oldu?
Aklımın ermeye başladığı zamanlarda 45’lik, 60’lık ve 90’lık kasetleri toplardım. Ürdün’den, Suriye’den, Uzunyayla’dan ve Kafkasya’dan kasetler gelirdi. Çoğunlukla Çerkes düğünlerinde veya cemiyetlerinde kaydedilmiş amatör kayıtlardı bunlar. O dönemde müzik dinlemek istiyorsanız radyo dinlemek dışında tek alternatifiniz kasetçalara sahip olmaktı. Aşağı yukarı her evde üzerinde dantel örtü de olan kasetçalarlar olurdu. Ve yine o dönem üretilmiş her arabada kaset çalar olurdu. Bazı evlerde bazı pahalı, 2 kaset yuvalı ve özellikleri çok olan kasetçalarlar olurdu. Bu kasetçalarların bir tarafına kaynak kasedi, diğer tarafa da boş kasedi koyar kopyalar dururdum. Kopyaladıklarımı etrafımdaki insanlara verirdim. Bazen yeni boş kaset bulmak zor olurdu ya da elime geçen düğün kasetinin bende duracağı süre çok kısıtlı olurdu, ben de herhangi bir Türk halk müziği veya arabesk kasetin üstüne kopyalardım. Bazen komik olurdu bu durum. Örneğin kaynak kaset 45’liktir ama o anda evde ulaşabileceğim ve feda edebileceğim tek kaset İbrahim Tatlıses’in 60’lık kasedi olur, 45’lik kaynak kasetin bir yüzü tamamlanınca diğer kasetin kalan kısmı boş kalırdı. Üzerine kopyalanan o kaseti dinlerken bir anda İbrahim Tatlıses’e geçiş yapabiliyordunuz.
Lisenin son zamanlarında akordeon çalmaya başladım. Çok heveslendiğim kırmızı bir Hohner Student akordeonu satın aldım bir tanıdığımdan. Sonra yavaş yavaş öğrenmeye başladım. Yanılmıyorsam 2006 veya 2007 yılında Kayseri’de birkaç arkadaşımı da ikna ederek birlikte Voredago adını verdiğimiz ve 3 günde hücum kayıt olarak hazırladığımız bir CD çıkardım. Bu noktadan sonra müziklerimizin mümkün olduğunca profesyonel bir şekilde kayıt altına alınması süreci gelişti.
2009 yılında yine arkadaşlarımla beraber başladığım ama süreç içerisinde fikir ayrılığı yaşayıp tek başıma sonuçlandırdığım ‘Xexes Çerkes Ezgileri’ projesini hayata geçirdim. Albüm 2010 yılında yayınlandı. Albüm kayıt sürecinde o dönem yayında olan Radikal Gazetesi’nden Ayça Örer beni Hasan Saltık ile tanıştırdı. Hasan abi ile tanıştıktan ve onun da Çerkes müziği temalı projeler yapma isteğini gördükten sonra albüme hız kazandırdım ve 2010 yılında Nalchik’te albümü bitirdim. O günden beri tüm müzik çalışmalarımı Kalan Müzik ile birlikte yürütüyorum.
2011’de Nalchik’te başladığım ‘Xexes Çerkes Ezgileri 2’ albümünü ise Kalan Müzik’in İstanbul stüdyolarında 2014’te bitirdim ve yayınladık.
‘NİNNİLERİN ÇERKESCE ÖĞRENİME KATKISINI DÜŞÜNDÜM’
‘Çerkes Ninenin Ninnileri’ albümü nasıl bir çalışmanın ürünü, nasıl ortaya çıktı?
Yaklaşık 2 yıl önce bir arkadaşımın çocuğuna Fransızca ve İngilizce ninni dinlettiğine şahit olmamla başladı bu süreç. Kendilerine iki dili de bilmedikleri halde neden böyle bir şey yaptıklarını sorduğumda çocuk için kulak aşinalığı olacağını belirttiler. Kendi kendime bunun Çerkesce öğrenime katkısını düşündüm o akşam.
Süreç içerisinde gerek pedagoglar gerek ise çocuk gelişimcileri tanıdıklarımla yaptığım sohbetlerde, bebekken duyulan ve sürekli dinlenen kelimelerin hafızada uzun dönemler kendine yer bulduğunu öğrendim.
Bebeklerle ve küçük çocuklarla aram her zaman iyi olmuştur. Kendi çocuğum olmasa da kucağımda az çocuk pışpışlamadım, az uyutmadım, az bez değiştirmedim, ağlayanını az susturmadım. Küçük bebeklerin motor becerilerinin gelişimine kadar olan süreçte ağırlıklı olarak işitsel yolla dikkatlerini çekebildiğimin farkındalığına vardım. Bir bebeğin emeklemeye başlayana ve kendi kendini meşgul edebilecek oyuncaklarla veya evcil hayvanlarla haşır neşir olana kadarki gelişim sürecini faydalı bir şekilde değerlendirmenin bu hususta en verimli çaba olacağına karar verdim. Bebek ve çocuk gelişimi, psikolojisi ve eğitimi konusunda bir profesyonelliğim veya yetkinliğim yok. Fakat düşününce, bu çocuklar başka dillerde ninniler dinliyorsa neden kendi dillerinde Çerkesce ninniler dinlemesin diyorum.
Albümde 17 parça yer alıyor. Bu ninniler nasıl hazırlandı?
Bu düşünceyi bir proje haline getirip albüm olarak çıkarma fikri olgunlaşınca Nalchik’ten Shebzuko Astemir’e kendisinden arşivlerine bakmasını ve bana kaynak göndermesini rica ettim. Kendisi bana hem dijital olarak hem de kitap halinde bir çok kaynak ulaştırdı.
O aşamadan sonra Ghut Erdoğan Boz ile birlikte sözlerin en doğru halini ortaya çıkardık. Kendisiyle bu kayıtları sayısız kere dinleyerek notlarımızı aldık ve en doğru hali ile kayıt aşamasına geçtik.
Bir taraftan bu hazırlıkları ve çalışmaları sürdürürken diğer taraftan da albüm görselleri için yine Nalchik’te dil ve kültür faaliyetlerini özellikle dijital ortamlarda yürüten ‘’Djarez’’ gurubunun görsel tasarımcısı Khakhupache Astemir ile iletişim kurdum. Kendisi çok yaratıcı bir illüstratördür. Malumunuz günümüzde birçok resim ve görsel artık dijital ortamlarda yapılmakta.
Kayıtları Kalan Müzik stüdyolarında yaptık. Normal şartlarda her şey yolunda gitseydi albümü Kasım ayında yayınlamayı planlıyordum fakat hem dokümantasyon hem de stüdyo süreci biraz sancılı geçti.
Kendisine süreç içerisinde yaşadığımız sorunlarla ilgili sitemde bulunduğumda Kalan Müzik direktörü Nilüfer Hanım “Neyse canım cemiyetine suçun bizde olduğunu söylersin” derdi. İşin latifesi bu şekilde fakat stüdyo beklediğim hızda ilerlemedi.
Bütün kayıtlar ve mix-mastering bittikten sonra ortaya çıkan sonucun istediğim gibi olmadığını düşünerek Ankara’ya arkadaşım Huaj Metin’e geldim. Kendisinin yaklaşık 3 hafta süren mix ve mastering çalışmaları sonunda bitmiş kayıtları ve albümün görseller de dahil tüm içeriklerini Kalan’a teslim ettim. Albümü 21 Şubat Dünya Anadil gününde yayımladık.
‘NİNNİ ALBÜMÜ KAYDEDERKEN ZORLANDIĞIM KADAR ZORLANDIĞIMI HATIRLAMIYORUM’
Ninni albümü hazırlamanın normal bir şarkı hazırlamadan farkı nedir?
Ninni albümü hazırlarken dikkat etmeniz gereken çok fazla parametre var. Normal bir albüm hazırlarken yaratıcılığın ve çeşitliliğin sonu yok. Hem teknik olarak hem de aranjman olarak. Aklınıza esen her düşünceyi eserinize yansıtabilir ve ürettiğiniz eseri beğendirecek birilerini bulabilirsiniz. Eseriniz illaki birilerine veya bir kesime hitap eder.
Fakat ninni yaparken en başta fizyolojik olarak bebekleri rahatlatıcı etkisini düşünmek durumundasınız. En basitinden sakin olmalı. Bebeğin dikkatini dağıtmadan onu yumuşatmalı, sakinleştirmeli ve uyumasına katkıda bulunmalı.
Şu ana kadar birçok eser kaydettim. Hem kendi albümlerim için hem de beraber çalıştığım profesyonellerin projeleri için. Ninni albümü kaydederken zorlandığım kadar zorlandığımı hatırlamıyorum. Bir melodi geliyor aklınıza, aranje ediyorsunuz kafanızda. Şu enstrümanı şurada şöyle bir partisyonla aranjeye ekleyeyim diyorsunuz. Güzel de oluyor. Ama amacımız güzel yapmak mı? Ya da şöyle söyleyeyim, öncelikli amacımız nedir?
Güzel olabileceğini düşündüğüm şekliyle yaptığım aranjeleri ben beğenerek dinlerim. Veya yetişkinler zevkle dinler. Fakat bir bebeği rahatlatmadığı, aksine enstrüman çeşitliliği ve karmaşıklığı sebebiyle dikkatini dağıttığında albümün amacı gerçekleşmiş olur mu? Bütün bu soruları kendi kendime sorarak geçirdim kayıt sürecini. Bunları kendime sorarak kendi kendimi frenledim.
Naje Berrin’in şan kaydını aldığımız bir stüdyo gününde oturduğum koltukta uyuyakaldığımda kayıtların olması gerektiği gibi olduğuna kanaat getirdik hep beraber.
‘Çerkes Ninenin Ninnileri’, kendi seslendirmenizin yanında, kültür taşıyıcıları Koşiy Mehtap Koşak, Kmza Eda Özkan, Naje Berrin Mangır, Hajkasım Tülin Özgül, Sadzba Sabahat Fidan ve Marem Bertan Şen’in de icracı olduğu derlemelerden oluşuyor. Bu isimlerle nasıl bir araya geldiniz?
Albümde ‘’Güzel Mime Uyuyor’’ eserine hayat veren Hajkasım Tülin abla ile uzun zamandır tanışırız. Kendisinin Çerkescesinin çok iyi olduğunu bildiğimden önce kendisine teklif götürdüm. Kendisine teklif götürürken de yine farklı naif seslere ihtiyacım olduğunu belirttim o da Koşiy Mehtap ablayı önerdi ilk olarak bana. Mehtap abla daha önce Kuşha Doğan büyüğümüzün korosunda vokal yapmış ve bir ezgi icra etme tecrübesi olan birisi. Çok rahat ilerledik kendisiyle. Sesi ve dil hakimiyeti çok hoş, ‘Xexes Çerkes Ezgileri 3’ albümünde de çalışacağız kendisiyle.
Çerkesce Doğu diyalektinin yanında Batı diyalektine de vakıf birini ararken Ghut Erdoğan bana Naje (Naç) Berrin ablayı önerdi. Kendisine sesinin naifliği ve güzelliği sebebi ile bazı seslendirme çalışmalarına katılması için baskı yapıyorlarmış fakat pek sonuç alamamışlar. Projenin ninni çalışması olmasının da etkisi ile Berrin ablayı kendisinin çok güzel sonuçlar çıkarabileceğine ikna ettim. 2 günlük bir stüdyo kayıt sürecinde hızlıca bitirdik kayıtlarını. Ses rengi ve yumuşaklığı sebebiyle icra ettiği bazı ninnilerde altyapı ve enstrüman olmaksızın sonuçlandırdım aranjeleri.
Abazaca olan ‘’Şiş Nani’’ eserini Kmza Selda seslendirdi. Kendisi ile uzun zamandır tanışırız, çok güzel sesi ve çok güzel musiki icraları vardır. Projenin hassaslığı itibari ile ilk başta yapamayacağını belirtmişti fakat ikna ettim. Nitekim stüdyo sürecinde kendisi de çok isteyerek ve beğenerek icra etti eserini. Yine diğer Abazaca eserimiz olan ‘’Arba Arba Sinarba – Horozun Hikayesi’’ eserini Sadzıpha Sabahat ablamız icra etti. Kendisi, bir cemiyet ortamında albüm hakkında ve benim Abazaca icracı arayışımda olduğum üzerinde konuşulurken konuya vakıf olmuş. Kendisinin de bir ninni bildiğini belirterek yardımcı olacağını söylemiş Hajkasım Tülin’e. O vesileyle hem tanışmış hem de mükemmel bir eser ortaya çıkarmış olduk.
Enstrümantal ezgiler tamamen Marem Bertan’ın yaratıcılığı ile ortaya çıktı. O enstrümantal ezgilerdeki melodileri ortaya çıkardı, ben eklemeleri çıkartmaları ve düzenlemeleri yaptım. Daha fazla enstrümantal ezgi olmasını istiyordum fakat süreç boyunca karşılaştığım sorunlar biraz kayıt motivasyonumu kırdı. Öyle ki bilindik 4-5 güzel ezgimizi ninni yumuşaklığında demo olarak kaydettik kulak aşinalığı kazandırmak adına fakat asıl kayıt evresine geçmedik.
‘EN ÇOK MESAİ HARCADIĞIM ARAYIŞ SÜRECİ ABAZACA NİNNİLERDİ’
Albümde ayrıca yaşadığı süreçte 20. yüzyılın ortalarında kayıt imkanlarının ortaya çıkmasıyla Çerkesya’da köy köy gezerek nesiller boyunca söylenen anonim ‘’Uered-Ueredıj’’leri kayıt altına alan Kardangush Zaramuk’un amatör kayıtları da derlenip bestelenmiş. Kayıtlara nasıl ulaştınız? Süreç nasıldı?
Bana ulaşan kayıtlar, özellikle ses kayıtları için konuşuyorum, çoğunluğu 1960-1970 zamanlarında Kardangush Zıramuk tarafından kaydedilmiş. Kendisi zaten günümüze ulaşan Ueredıj ve Ghıbze eserlerinin bana göre en önemli arşivcisi, kayıtçısı ve derlemecisidir.
Kentli olmanın da hayatımızın ve kültürümüzün içerisinde etkisinin az olduğu o dönemlerde Kardangush Zıramuk, köy köy gezip karşılaştığı insanlara sorarak, çocuk şarkıları veya ninni söyleyen kimseleri araştırarak ve onların yanına giderek o günün teknolojik imkanları ile kayıtlar almış. Bu kayıtların neredeyse hepsinin melodisi mevcut değil ve en önemlisi sözlerini anlamakta çok zorlandık kayıt kalitesinden ötürü.
Abazaca olan ninnileri ise yine yakınlarımın desteği ile ortaya çıkardım. En çok mesai harcadığım arayış süreci ise Abazaca olanlardı.
Albümün ardından nasıl dönüşler aldınız?
Albümü 21 Şubat Dünya Anadil Günü’nde yayımladık. O gece telefon başında Spotify, Youtube ve Apple Music’den yayımlanacağı anı sürekli kontrol ediyordum. Saat 00:00’da tüm platformlarda aynı anda yayınlandıktan tam 20 dakika sonra telefonuma arkadaşlarım videolar atmaya başladılar.
Kendi bebeklerini uyuturken ninnileri dinletiyorlar, bebekler uykuya dalıyor. Gözlerim doldu ilk videoyu izleyince, çok etkilenmiştim. Sonraki günler ise yine bu şekilde çok video geldi telefonuma. Nalchik’te bir kreşte çocukları öğlen uykusuna hazırlarlarken ninnileri çalıyorlar, videosunu gönderdiler ne diyeceğimi bilemedim.
Özellikle Çerkesya’da çok ilgi var. Oradaki STK’lar, yayın kuruluşları ve medya çok ilgili, çok güzel dönüşler alıyorum.
‘KENDİM BİR NİNNİ BESTELEYİP SESLENDİRDİM’
Çerkes ninnilerinin kendine has özellikleri nelerdir?
Çerkes ninnilerinde özne ağırlıklı olarak erkek çocuktur. Büyü, şöyle güçlü ol, böyle savaşçı ol vs. denir çoğunda.
Tarihimizde toplumumuzun maruz bırakıldığı soykırımlar ve savaşların da etkisindendir diye düşünüyorum. Fakat sebebi her ne olursa olsun bunun bir eşitsizlik olduğunu da düşünerekten kendim bir ninni besteleyip seslendirdim. Kız çocuğuna bir erkek ebeveyn tarafından seslendirilen bir ninni. Fakat ne yalan söyleyeyim sanki toplumumuzda bu konuda bir hassasiyet varmışçasına en çok ilgiyi ve beğeniyi de o ninni aldı sosyal medya hesaplarımda.
İlham aldığınız sanatçılar var mı?
İlham aldığım bir sanatçı yok fakat çabasını ve emeğini örnek aldığım Kuşha Doğan büyüğümüz var. Çok vakit harcamış, çok köy gezmiş, çok para harcamış ve çok eseri kaybolmaktan kurtarmıştır kendisi.
Ninni albümünü yapmaya karar verdiğimde ise kendi kendime bir ninni detoksu uyguladım albüm bitene kadar. Türkçe, İngilizce ve diğer dillerde hiçbir ninniyi özellikle dinlemedim.
Zihnimde birikmiş Çerkes ninnisi geçmişi, düşüncesi, olması gereken teknikleri ve çizgisini etki altında bırakmamak birinci önceliğimdi. Bunun için ise hiçbir ninni dinlememem gerekiyordu süreç başladığında. Öyle de yaptım.
Başka çalışmalarınız var mı?
‘Xexes Çerkes Ezgileri 3’ albümüne çalışıyorum hali hazırda. Normal şartlarda aralık ayında albümü çıkarmış olacaktım fakat hem stüdyo hem de dokümantasyon sürecinde ön gördüğümden çok daha fazla sorunla karşılaştım. Bugünün şartları üzerine daha fazla sorun yaşamazsam sanıyorum Haziran ayında yayımlarım.